Tarihin sıfır noktası Göbeklitepe yine bizim sonlar içinde. Dünyanın pek çok büyük müzesinde Türkiye’den ‘kaçırılan’ yapıtların olması da uğraşı. Tüm bunları toplarsak bir ‘arkeoloji’ ülkesi olduğumuzu söyleyebiliriz. Arkeolojiye ‘giriş, gelişme ve sonuç’ kitabı olarak nitelenebilecek “Arkeofili” bu mevzudaki tüm meraklarınızı gideriyor. Kitabın müellifi arkeolog Erman Ertuğrul. Sloganı ise “Herkes için arkeoloji”…
Ertuğrul öncelikle mesleğini ve meslektaşlarının neler yaptığını anlatıyor. Bu alanda eksik kalan bir noktayı tamamlıyor ve arkeolojiye antropolojiyle takviye vererek antik kentlerin hayatlarına dair ipuçları sunuyor. En değişiklerinden biri ise bayanlar hakkında. Sıkı durun! Geçmişte bayanların toplayıcı, erkeklerin avcı olduğuna dair argümanlar epey kuşkulu. Hatta Ertuğrul şöyle yazıyor: “Bir müddettir geçmişte bayanların sırf avlanmakla kalmayıp tıpkı vakitte dayanıklılık gerektiren faaliyetler için daha uygun olabileceklerini öne süren anatomik, etnografik ve arkeolojik kalıntıların sayısı giderek artıyor.”
Kitabın sonundaki efsaneler kısmı epeyce ilgi alımlı. Zira bu kısımda “Atlantis diye bir yer sahiden var mı?”, “Pompeii’deki insanlara ne oldu?”, “Antik Mısır mumyaları nitekim lanetli mi?” üzere soruların karşılıkları var. Sinema tekniğiyle bir geri dönüş yapıp Göbeklitepe’nin gizeminin de kitapta çözüldüğünün altını çizelim.